8 Mart 2008 Cumartesi

2003 yılında elde edilecek menkul sermaye iratlarının beyan edilmesinde son durum

1. Giriş:

Gerçek kişilerin elde ettiği kazançların vergilendirilme esaslarını düzenleyen Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesinde, gelir; “gerçek kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutar”ı olarak tanımlanmaktadır. Diğer yandan, aynı Kanununun 2. maddesinde “Gelirin Unsurları” başlığı altında, gelire giren kazanç ve iratlar yedi bent halinde sayılmıştır. Gelirin yedi unsuru da denilen bu kazanç ve iratlardan birisinin de menkul sermaye iradı olduğunu görüyoruz.

İşte Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesinde yer alan menkul sermaye iratları, aynı Kanunun 75. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve buna ilişkin başka bazı açıklamalar takip eden birkaç maddede sıralanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde düzenlenen menkul sermaye iradı, aynı maddenin birinci fıkrasında “sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar” şeklinde tanımlanmıştır.

Kanunda menkul sermaye iradı için yapılan bu genel tanımın ana unsurlarının şunlar olduğunu söyleyebiliriz.

Bir kere gelirin, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında elde edilmiş olması gerekir. Bu ifadeden anlaşılması gereken, bu gelirin elde edilmesini sağlayan sermayenin herhangi ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete doğrudan yöneltilmemiş olması gerektiğidir. Gerçi ticari, zirai veya mesleki faaliyete yöneltilmiş olan bir paranın da nihayetinde sahibinin nakdi sermayesinden kaynaklandığı açıktır. Ancak önemli olan, burada bir iradın ticari, zirai ya da mesleki faaliyetin tamamen dışından mı, yoksa bu tür bir faaliyete dahil olarak mı elde edildiğidir. Örneğin, ticari işletme faaliyetinden doğan bir alacağa yürütülen faiz için ticari faaliyete bağlılık sözkonusu olacaktır ve bu durumda elde edilen gelirin menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. Bu şekilde ticari bir faaliyete bağlı olarak elde edilen iradın, yani faiz gelirinin, ticari kazancın hesaplanmasında dikkate alınması gerektiği tabiidir.

Öte yandan, menkul sermaye iradı kategorisine girecek gelirin, nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde edilmiş olması gereği de, tanımın önemli diğer bir unsurudur. Maddede geçen “para ile temsil edilen değerler” deyiminden tahvil ve hisse senedi gibi menkul kıymetlerin kastedildiğini biliyoruz.

Tanımın üçüncü ve son temel unsuru ise, elde edilen gelirin kar payı, faiz, kira ve benzeri gelirler şeklinde olması gerektiğidir.

Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin birinci fıkrasında yar alan bu genel tanımlamaya giren her türlü gelir menkul sermaye iradı sayılacaktır. Ancak, bu genel tanıma uysa da uymasa da, maddenin ikinci fıkrasında 15 bent halinde sayılan iratlar arasında yer alan gelirler, her halükârda menkul sermaye iradı olarak değerlendirilecektir.

2.Gelir Vergisi Kanununa Göre Menkul Sermaye İradı Sayılan Kazançlar:

Kanunun “kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı sayılır” dediği kazanç ve iratlar şunlardır.

1- Her nevi hisse senetlerinin kar payları:

3. 4842 Kanunla Yapılan En Sok Değişikliklerden Sonra Menkul Sermaye İratlarının Beyan Durumu:

Mükelleflerin 2003 yılında elde edecekleri menkul sermaye iratlarının beyan edilmesi ile ilgili açıklamalarımızı her bir irat türü itibariyle ayrı ayrı ele alarak yapmayı düşünüyoruz. Bu şekilde daha iyi anlaşılacağını sandığımız konuyu, ama önce, 4842 çerçevesinde tevkifatlı yada tevkifatsız olma yönünden kategorik bir açıdan ele almak yararlı olacaktır.

Buna göre, gelir vergisi mükelleflerinin elde ettikleri msilerin beyan edilmesi ile ilgili olarak, evvela, gelirin tevkif suretiyle vergilendirilip vergilendirilmediğine bakılacaktır. Konuya aşağıda verilen şemayı incelemekle başlayalım.

Menkul Sermaye İratları

Tevkifatlı Tevkifatsız

Vergiye Tabi Gelir Toplamı İstisnadan Yararlanmış İstisnadan Yararlanmamış

12 milyarı aşıyorsa 86/1-c -Tutarına bakılmaksızın

Beyan Haddini aşmıyorsa,

Beyan edilmeyeceği gibi Toplamı 600 milyonu

Diğer gelirler için verilen aşmıyorsa Beyannameye de dahil edilmeyecektir. beyan edilmez.

Toplamı 600 milyonu

Aşıyorsa beyan edilir.

Yukarıdaki şemada beyan durumu ortaya konan MSİ’ larının her bir unsurunun bentler halinde izahına geçmeden önce, bundan sonra sık kullanacağımız bir kavram olan “vergiye tabi gelir “kavramı üzerinde durmak gerekir. 4842 s. Kanunla getirilen bu tabirin neyi ifade ettiği konusunda bir açıklık yoktur. Ancak, gerek kanunun lafzı, gerekse madde içerisindeki diğer bentlerle olan ilişkisi çerçevesinde bu kavramın bir ölçüde açıklığa kavuşturulabileceğini düşünüyoruz.

Denilebilir ki 4842 s. Kanun çıktı çıkalı, söz konusu düzenleme ile çok önemli bir değişikliğe uğrayan 86. Maddenin anlaşılmasında en çok bu kavram yüzünden önemli bir belirsizlik doğmuştur. MSİ ile birlikte, 86/1-c bendinde sayılan GMSİ ve birden fazla işverenden alınan ücret gelirinin, bazı durumları ile ilgili olarak beyan edilip edilmemesinde önemli bir etkiye sahip olan bu olgunun açıklığa kavuşturulması gereği kaçınılmazdır.

Vergiye tabi gelir kavramını vergi çevrelerinde oluşan değişik görüşler çerçevesinde ayrı ayrı incelemeye çalışacağız.

Birinci Görüş:

Vergiye tabi gelir kavramının, kanunun istisna ve indirim uygulaması veya geçici. 55. Madde ile açıkça beyan dışı bıraktığı unsurlar haricindeki bütün kazanç ve iratları ifade ettiği öne sürülmektedir. Bu görüşü benimseyenler, ayrıca, 86. Maddenin a bendinde sayılan kazançlarla b ve d bentleri uyarınca beyan edilmeyecek olan tek işverenden alınmış tevkifatlı ücret geliri ile, tevkifata ve istisna uygulamasına tabii olmayıp toplamı 600 milyon liranın altındaki msi ve Gmsi lerinde bu toplama dahil olmadığını belirtmektedirler. Bunlara göre örneğin, 2 milyarlık mesken kira gelirinin 500 milyon lirası, d bendindeki haddi aşan 700 milyonluk alacak faizi, ticari kazanç, SMK ya da DKİ lerin tamamı “vergiye tabi gelir” toplamına dahil olması gerekir. Dolayısıyla mükellefin elde ettiği, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş birden fazla işverenden alınan ücret, msi ve gmsi lerin beyan edilip edilmemsinde bir ölçü olan bu toplamın hesaplanmasında yukarıda belirtilen tüm kazançlarla birlikte, beyan durumlarına bakılan birden fazla ücretle msi ve gmsi lerin kendileride dahil olacaktır.

Kanunun lafzından ilk etapta bu anlamı çıkarmak mümkün isede, gerek bendin diğer bentlerle olan ilşkisi, gerekse, özellikle zarar mahsubunun mümkün olduğu ticari, smk, zirai kazanç gibi unsurların toplama dahil edilmesi durumunda ortaya çıkan çelişki bakımından bu görüşün zaafı bulunduğu söylenebilir.

İkinci Görüş:

Bu görüşe göreyse, vergiye tabi gelir kavramı yalnızca c bendinde sözü edilen tevkifata tabi birden ücret, msi,ve gmsi lerden ibaret bulunmaktadır. Bu yazarla göre, sözkonusu kazançların beyan edilip edilmeyeceğine ilşkin hükmün yer aldığı c bendine göre, elde edilen tevkifatlı birden fazla ücret geliri ile msi ve gmsi lerin toplamının 103. Maddedeki haddi aşmasına bağlıdır. Bu yönde görüş beyan edenler, elde edilen tevkifatlı bir tek ücretle, maddenin a bendinde sayılan kazançların yanısıra d bendi uyarınca beyan dışı kalan tevkifatsız msi, gmsi ile ticari, zirai, ve mesleki kazançların bu gruba dahil olmadığını düşünmektedirler. Bu görüşe göre, eskiden herbiri kendi için de beyan haddi ile mukayese edilen msi ve gmsi lerin bu yeni düzenleme sonucunda bundan böyle, birarada toplanmak suretiyle karşılaştırılırken, toplama eskiden herhalukarda beyan edilmeyen birden fazla tevkifatlı ücretlerde dahil edilir olmuştur.Vergiye tabi gelir toplamına tevkif suretiyle vergilendirilmemiş ücretler,menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iratlarının da dahil edilmeyeceği açıktır. Kanun lafzınin açık olmaması ve bu konuda henüz kesin bir uygulama birliğinin oluşmamasına rağmen, bu görüşün gerçeğe daha yakın olduğu söylenbilir. Bizimde açıkladığımız bu son görüşü benimsediğimizi belirtmek isteriz.

vergiye tabi gelirin ifade ettiği anlam konusunda ortaya atılan başlıca görüşleri kısaca açıkladıktan sonra, ş,imdi de esas konumuz olan menkul sermaye iratlarının beyan edilmesine ilişkin esaslar üzerinde duralım.

3.1 Kazanç Unsurları İtibariyle Menkul Sermaye İratlarının Beyanı:

a- GVK’ nun 75. maddesinin 1.2.3.numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratları

Sözkonusu bentlerde yer alan menkul sermaye iratlarının her nevi hisse senetlerinin kar payları, . iştirak hisselerinden doğan kazançlar, kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar paylarından oluştuğunu yukarıda belirtmiştir. Gerçek kişilerin kurumlardan 75/1.2. ve 3 kapsamında elde ettikleri kar paylarının vergilendirilmesinde 4842 s. Kanunla değişiklik yapılmıştır. Bu kapsamda elde edilen kar paylarının yarısını gelir vergisinden müstesna tutan bu düzenleme eski durum ,ile yenisi arasındaki geçişle ilgili olarak da geçici bir hüküm öngörmüştür. Konuya bu açıdan bakmaya çalışacağız.

4842 s. Kanunla, kar paylarının vergilendirilmesine ilişkin yapılan düzenlemeye paralel olarak kurumların daha önceki yıllara ait karlarını dağıtıma tabi tutmaları halinde, geçiş dönemi ile ilgili olarak yapılması gereken işlemler geçici 62. Madde ile düzenlenmiştir.

- Buna göre, gerçek kişilerce...........................

-gerçek kişilerce geç. 62. Maddenin 1 numaralı fıkrasının b ve c bentleri kapsamında elde edilen kar paylarının net tutarına elde edilen kar payının 1/9 eklendikten sonra, bulunan bu tutarın yarısı vergiye tabi gelir olarak dikkate alınır.Bu gelirlerle ilgili yıllık beyanname verilmesi halinde beyannameye intikal ettirilen tutarın 1/5i beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden (vergi alacağı olarak) mahsup edilir. Öte yandan 62. Madde kapsamındaki kar payları için GVK/22. Madde hükmü uygulanmayacaktır.

Buna göre gerçek kişilerin tam mükellef kurumlardan elde ettikleri kar paylarını;

a- Kurumun 31.12.1998 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen kazançlarına ait ise, gelir vergisinden müstesnadır.

b- 1.1.1999-31.12.2002 tarihleri arasında bulunan hesap dönemlerinde elde edilen, kurumlar vergisinden müstesna kazançlardan yada GVK-Geç.61. madde kapsamında, 24.4.2003 öncesinden alınmış yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirip kazanın yetersiz olması nedeniyle kurum bünyesinde kalan yatırım indirimi istisna tutarı üzerinden tevkif suretiyle vergisi alınmış kazançlardan oluşması durumunda; elde edilen net tutarın 1/9 unu ekleyip yarısını beyan edilecek menkul sermaye iradı olarak veriye tabi kazanç toplamında hesaba katılması gerekir.

2003 yılı kazançlarının (menkul sermaye iradı) vergilendirilmesini konu alan yazımızda, gelir vergisinde beyan döneminin kurumlar vergisinden önceye, yani Mart 2004 dönemine rastlaması hasebiyle, daha çok yukarıda açıklanan şartlara uyan kazanç unsurlarından oluşacağı gerçeğinden hareketle...............

c- 1.1.1999-31.12.2002 tarihleri arasında bulunan hesap dönemlerinde elde edilen, kurumlar vergisinden müstesna kazançlardan kaynaklanmayan unsurlardan oluşması durumunda, elde edilen kar payı ile ilgili olarak yeni hükümler uygulanacaktır. Yani bu kar payları, dağıtım sırasında 94/6b-i uyarınca % 10 oranında GV tevkifatına tabi tutulacaktır. Bunu elde eden mükellef, bu tutarın yarısını beyan haddi kıyaslamasında vergiye tabi gelir toplamına dahil edecektir. vergiye tabi gelir toplamının 2003 yılı gelirleri için geçerli olan 12 milyarlık haddi aşması durumunda, elde edilen menkul sermaye iradı beyan edilecek, hesaplanan gelir vergisinden (istisna tutarı üzerinden yapılan da dahil olmak üzere) tüm stopaj mahsup edilecektir.

Buna göre, gerçek kişilerin 2003 yılı içerisinde elde edecekleri kar paylarının beyan edilip vergilendirilmesinde özetle şu esasların geçerli olduğu söylenebilir:

- Öncelikle, elde edilen kar payının kurumun hangi hesap döneminin ne tür kazancından dağıtıldığına bakılacak, buna göre ya Geç:62 ve 86. Madde, yada 22 ve 86. Madde hükümlerine göre hareket edilecektir.

- Geç. 62. Maddenin uygulamasını yukarıda açıkladık. 22. Maddeye göre ise, elde edilen kar paylarının yarısı GV' nden müstesnadır. (94/6b-i uyarınca, istisna yada norma kazanç ayrımı olmaksızın, % 10 nispetinde stopaja tabi tutulmuştur.) İstisna dışında kalan diğer yarısı ise, vergiye tabi gelir olarak beyan haddi kıyaslamasında nazara alınır.

- Haddin aşılması, yani başka bir deyişle elde edilen kar payının menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi durumunda, daha önce yapılmış olan stopaj mahsup edilecektir. Konuyu bir örnekle açıklamakta yarar vardır.

Örnek:

Bay (A)' nın 2003 yılında elde ettiği gelirler şunlardan ibarettir.:

1- (X) AŞ' nin 1998 yılına ait olup 2003 yılında dağıttığı kazancına ait 25 milyar lira kar payı,

2- (Y) Ltd. ŞTİ.' nin 2000 yılına ait tam mükellef başka bir kuruma iştirakinden kaynaklanan kazancından dağıttığı 9 milyar liralık kar payı,

3- (Z) AŞ' nin 2001 yılında gerçekleştirdiği yatırım indirimi kapsamındaki harcama ile ilgili olarak 2003 yılında dağıttığı kazancından 27 milyarlık kar payı,

4- (P) AŞ:' nin 2002 hesap dönemi kaynaklı, normal (istisna dışı) kazançlardan oluşa unsurlardan 2003 yılında dağıtılan 12 milyar lira kar payı,

5- 2003 yılında tek işverenden alınmış tevkifata tabi 20 milyarlık ücret.

Not: Soruda tutarlar net olup stopaj ne mahsup konusu ihmal edilmiştir.

Buna göre mükellef Bay(A)' nın 2003 yılı beyan durumu şöyle olacaktır:

Mükellefin ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı için, elde ettiği ücret ve menkul sermaye iratlarının beyan edilip edilmeyeceğine 86 ve Geçici 62 madde çerçevesinde karar verilecektir.

- (X) AŞ' den alınan kar payı, Geçici 62' ye göre, 1998 yılına ait olduğu için gelir vergisinden müstesnadır. GVK/86-1a uyarınca beyan edilmeyeceği gibi, diğert gelirler için verilecek beyannameye de dahil edilmeyecektir.

- (Y) Ltd. Şti.' den elde edilen kar payı ile ilgili olarak ise;

9 + 9/9 = 10, 10/2 = 5 milyar lira vergiye tabi gelirdir. Vergi alacağı da 5/5 = 1 milyar lira olup,...................

- (Z) AŞ' den elde edilen kar payının da aynı şekilde 1/9' u eklenip, yarısı vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır.

27 + 27/9 = 30, 30/2 = 15 milyar lira vergiye tabi gelirdir. Vergi alacağı da 15/5 = 3 milyar lira olup,...................

- (P) AŞ' nin kar payı ise, 12/2 = 6 milyarlık kısmı GVK/ 22' ye göre vergiden müstesnadır. Vergiye tabi gelir 6 milyar liradır.

- Elde edilen ücret, tek işverenden alındığı için 86/1-c kapsamında vergiye tabi gelir toplamında nazara alınmayacak, 86/1-b uyarınca beyan edilmeyecektir. Buna göre, "vergiye tabi gelir" toplamı, 5 + 15 + 6 = 26 milyar, 12 milyarlık haddi aştığı için mükellefin beyan edeceği gelir toplamı 26 milyar lira olacaktır.

b-GVK’ nun 75. maddesinin 4 numaralı bendinde sayılan menkul sermaye iratları

Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin (4842 s. Kanunla değişik) 4 numaralı bendine göre, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı msi sayılmaktadır. GVK/94-6biii bendine göre ise, msi’ nın ana merkeze aktarılan tutarı üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. BKK ile 6b alt bentlerinin tümünde olduğu gibi, burad da stopaj oranları belirlenmemiştir. Dar mükellef kurumların ana merkeze aktarılmayıp bünyelerinde tuttukları yada Türkiye’ de ortakların adağıtmaları halinde ise, stopaj yapılmayacaktır. Ana merkezleri aracılığıyla yurt dışındaki kişilere dağıtılacak olan stopaj yoluyla vergilendirilmesini sağlayan öteki msi’ larından, bu yönüyle, ayrılmaktadır.

Örneğin 2003 yılı içerisinde Türkiye’ deki işyerinden elde ettiği kazancı 200 milyar lira olan Merkezi İsviçre’ de bulunan dar mükellef bir kurum ile ilgil olarak 94/6biii uyarınca yapılacak tevkifat matrahı şu şekilde hesaplanacaktır. 200 milyralık kazancın 100 milyar lirası iştirak kazancıdır. Vergi sonrası kazancın yarısı Mayıs 2004’ de ana merkeze aktarıldığı varsayıldığında,

1. Kurum Kazancı : 200 milyar

2. İstisna Kazanç : (100) milyar

3. KV Matrahı : 100

4. Hesaplanan KV : 30 (100 x 0,30)

5. V. Sonrası Kazanç : 170 (200 – 30)

6. MSİ (GVK-75/4) : 85 (170 / 2)

Dar mi,ükellef kurumun ana merkeze aktardığı 85 milyar lira üzerinden 94/6biii uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılıp, aktarmanın gerçekleştirildiği Mayıs 2004 dönemini takip eden Haziran 2004’ ün 23. günü akşamına kadar işyerinin bulunduğu yer vergi dairesinebeyan edip aynı sürede ödeyecektir.

c-GVK’ nun 75. maddesinin 5 numaralı bendinde sayılan menkul sermaye iratları

Bu bentte yer alan kazanç ve iratların ..............olduğunu belirtmiştik. Bütün bu unsurlar 94. maddenin 5 numaralı bendine göre yüzde sıfır ya 12 şeklinde değişen oranlarda stopaja tabi tutulacaktır. Öte yandan, bu bent kapsamıjnda elde dilen TL cinsinden msi’ lerinin GVK/76. madde çerçevesinde belirlenen indirim oranına isabet eden kısmı irat sayılmamak suretiyle vergilendirilmemektedir.

26.7.2001-31.12.2003 tarihleri arasında ihraç edilmiş bulunan devlet tahvili ve hazine bonosunun 31.12.2005 tarihine kadar elde edilecek faiz geliriyle ilgili olarak ayrıca, GVK/ Geç. 59. madde hükmü uygulanmaktadır. Buna göre, belirtilen tarihler arasında ihraç edilen DT ve HB' larının 2003 yılı içerisinde elde edilecek faiz geliri ile bunların elden çıkarılmaksı karşılığında doğan DAK' larının 121 küsur milyarlık kısmı GV' nden müstesnadır. İstisna tutarı, elde edilen faiz geliri ile DAKının topllamına uygulanacaktır. Diğer yandan sözko9nusu istisnanın, elde edilen gelirin indirim sonrası kalan tutara uygulanması gerektiğini de belirtmek gerekir.

Buna göre, gerek DT ve HB faizlerinin, gerekse 75/5' deki diğer enstrümanlardan elde edilen gelirlerin indirim (ve varsa istisna) sonrası bir tutar kalırsa, (sıfır oranında dahi olsa) tevkifata tabi tabi tutulduğu varsayıldığı için, bunun beyan edilip edilmeyeceğine genel esaslar çerçevesinde 86/1-c uyarınca vergiye tabi gelir toplamına dahil edilerek beyan haddi kıyaslamasında nazara alınacaktır. (Örrnek uydur)

d-GVK’ nun 75. maddesinin 6,8,9 ve 10 numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratları:

Bu dört bent kapsamında elde edilen msi' ları için tevkifata tabi oldulkalrına dair 94. Maddede herhangi bir belirleme yoktur. Dolayısıyla, tevkifatsız olan bu iratların elde edilmesi durumunda, bunların beyan edilmeleri ayrı bir düzenlemeye tabi olacaktır. Herhangi bir istisna uygulamasına da tabi tutulmamaış olan bu unsurların beyan edilip edilmemesine 86. Maddenin 1-d bendi çerçevesinde karar verilecektir. Bu bentlerde sayılan msi' larını elde den mükellefler, dönem sonunda bunları tevkifata tabi öteki msi' lerle toplamayacak, ancak kendi içlerinde toplayıp 600 milyonluk sınırı aşaıp aşmadığına bakacaklardır. 600 milyonun aşılması durumunda (6 numaralı bentte yer alan alacak faizinin indirim sonrası kalan kısmı, diğerlerinin ise tamamı) beyan edilirken, bunun aşılmaması durumunda beyan edilmeyecek ve diğer gelirler için verilecek beyannameye de bu gelirler dahil edilmeyecektir.

e-GVK’ nun 75. maddesinin 7,12 ve 14 numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratları:

Yukarıda sayılan bentlerde yer alan msi' larının 2003 yılı içerisinde elde edilmesi durumunda, Türkiye' de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olması şartıyla, Geç 55. Madde uyarınca, tutarına bakılmaksızın beyan edilmeyecek ve diğer gelirler için verilecek beyannameye de dahil edilmeyecektir. Bu gelirlerin TL, döviz yada başka bir değer cinsinden edilmiş olması bu gelirlerin beyan durumlarını değiştirmeyecektir. Ancak, off-shore bankacılık sisteminden elde edilen mevduat faiz geliri gibi Türkiye' de tevkifata tabi tutulmamış olan kazanç ve iratlar, TL yada başka bir değere bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Geç. 55. Madde hükmünden yararlanamayacak ve beyan durumu genel esaslara tabi olacaktır.

Örnek:

1. Ticari Kazanç : 20 milyar

2. Mevduat faizi :50 milyar (döviz cinsinde ama tevkifatlı)

Mükellef, ticari kazanç için vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesine elde ettiği 50 milyarlık mevduat faiz gelirini GVK/ Geç. 55. madde uyarınca dahil etmeyecektir.

Örnek:

1. Mevduat Faizi : 100 milyar (TL cinsinden, off-shore hesap)

2. Faizsiz Bankacılık Kar Payı : 50 milyar (Yurt dışı merkezli, döviz cinsinden)

Başka geliri bulunmayan mükellefin elde ettiği bu kazançlarla ilgili olarak;

- Mevduat Faizi off-shore hesaptan elde edildiği için Geç.55 madde kapsamı dışında olmakla birlikte, 76. Madde uyarınca indirime tabi tutulacak ve indirim sonrası kalan tutar vergiye tabi gelir olarak toplama dahil edilecektir.

- Faizsiz bankacılık kar payı ise, Türkiye' de tevkif suretiyle vergilendirilmediği için, Geç. 55' e girmediği gibi, döviz cinsinden olduğu için de 76. Madde indirimine tabi olmayacak ve 50 milyar lira olarak beyan edilecektir.

f-GVK’ nun 75. maddesinin 15 numaralı bendinde sayılan menkul sermaye iratları:

Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından iştirakçilerine yapılan ödemeler GVK' nun 75. Maddesinin 15 numaralı bendine göre msi olarak edilmekte ve bunlardan aynı Kanunun 22. Maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kısmı gelir vergisinden müstesna tutulmaktadır. İstisna edilen kısım dışında kalan tutarlar üzerinden ise, 94/15 uyarınca tevkifat yapılacaktır.

Öte yandan, 75/15 kapsamında elde edilen msi' larının her halûklarda beyan edilmeyeceği de 86. Maddenin 1-a bendinde belirtilmiştir. Buna göre, sözkonusu üzerindeki vergi yükü, 22. Maddenin birinci fıkrası tarafından istisna kapsamına alınmış kısımlar dışında kalan tutar üzerinden 94/15 uyarınca yapılan stopajla sınırlı olacaktır.

4. Sonuç:

Gelir vergisi mükelleflerinin 2003 yılında elde edecekleri menkul sermaye iratlarının beyan edilmesi ile ilgili olarak her bir irat türü itibariyle ayrı ayrı ele aldığımız yazımızda sonuç olarak, özetle;

-Menkul sermaye iradının Gelir Vergisi Kanununun 75. Maddesinin birinci fıkrasında “sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar” şeklinde tanımlandığını,

-Sözü edilen kazanç unsurlarının ticari işletmeye dahil sermaye dolayısıyla elde edilmesi durumunda, bunların ticari kazancın vergilendirilmesine dair hükümlere tabi olacağı,

-GVK' nun 75. Maddesinde 15 bent halinde sayılan menkul sermaye iratlarının genel olarak, öncelikle kaynaktan gelir vergisi yönünden tevkifata tabi tutulduğu, dönem sonunda ise, elde edilen bu iratların beyan edilip edilmemesine 86. Madde çerçevesinde vergiye tabi gelir toplamının 103. Maddeye göre belirlenen 12 milyarlık haddi aşıp aşmadığına, bunlardan tevkifata tabi olmayanların ise, istisna uygulamasına tabi tutulup tutulmadığı ve 600 milyonluk sınırı geçip geçmediğine göre, göre karar verileceğini söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok: