5 Mart 2008 Çarşamba

Hükümet-IMF Pazarlığına Bürokrat Çomağı

Her beş-on yılda bir yakalandığımız ekonomik kriz nöbetleri sonrasında, bizi bu müzmin illetten kurtarması için kapısına dayanıp kendisinden el-aman dilediğimiz IMF’ nin, derdimize deva olsun diye yazdığı stand-by reçeteleri kapsamında önerdiği mali (bütçe)disiplin(i) ve bununla bağlantılı olarak faiz dışı fazla hedefi için zorunlu olan vergi gelirlerinin artırılması konusunda Maliye bürokrasisinin uzun süredir oynadığı ayak sürüme oyununda son perdeye gelindi.

Fakat Maliyenin, bu doğrultuda kendisinden beklenen çalışmalarını içeren ve geçtiğimiz hafta başında Başbakanlığa sunulan Kanun taslağında ortaya koyduğu tablo, tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır.

Öyle ki, ülkenin sırtındaki, yılların yanlış ve kötü politikalarının bir ürünü olan borç kamburundan ebediyen kurtulmak adına; devletin öz gelir kaynağını teşkil eden vergi gelirlerinin istenilen düzeye çıkarılabilmesi için, bu konuda; mevcut Gelirler Genel Müdürlüğünü Maliye’ den ayırarak, hükümetten ve dolayısıyla siyasetten bağımsız ve etkin bir hale getirmek üzere, Gelir İdaresi Başkanlığı adı altında özel bir yönetimin ihdası için yapılan düzenlemeye baktığımızda;bununla, Gelir İdaresinin tam manasıyla özerk bir yapıya kavuşturulmasından, vergi denetim birimlerinde tekli bir yapıya gidilmesine, önemli yada önemsiz hemen her makam ve mevkiyi, özellikle Bakanlık merkezi denetim elemanı menşeli belli bürokratik kliklerinin bir tür arpalığına dönüştürülmesi anlayışından vazgeçilerek, yükselme ve idari kadrolara atamalarda liyakat ilkesine riayet edilmesi gerektiğinden, vergilendirme olayından etkilenen mükellef ve müşavir çevrelerinin görüşlerinin de nazara alınacağı bir yapı oluşturulmasına kadar, yukarıda saydığımız bütün bu hedeflerin hiç birisine ulaşılması mümkün görünmemektedir.

Peki, gelir idaresinde yeniden yapılandırma gereği gün gibi açık olduğu halde, neden istenilen reformlar bir türlü gerçekleştirilememektedir?

Bunun en önemli nedeninin, hiç kuşkusuz, Sn. Başbakanın da defaatle ifade ettiği “bürokratik oligarşik” zihniyet olduğu ortadadır. Umarız Başbakan ve hükümeti bu kez, YÖK yasa tasarısı olayında YÖK tarafından “aldatıldığı” gibi, bu kez de, Maliye bürokratlarının ve bürokrat kökenli partili milletvekillerinin yanlış yönlendirme girişimleri ile karşı karşıya kalmazlar.

Devletin içinde mevzilenmiş ve sadece kendi dar meslek-grup çıkarları peşinde koşan ve bunu Ülkenin yüksek menfaatleri de dahil, her türlü mülahazanın üzerinde gören bu bürokratik oligarşik zümre, insanın aklına kaçınılmaz bir şekilde; yeniliğe, değişime ve ilerlemeye, kendi dar menfaatlerine halel gelir vehmiyle, artık ülkenin neredeyse milli bağımsızlığını ve bekasını bile etkileyebilecek bir duruma gelmiş olan ekonomik menfaatlerimizin zedelenmesine ve devleti ve hükümeti, taraf olduğumuz uluslar arası kuruluşlar nezdinde zor durumda bırakma pahasına, körü körüne “istemezük” diye karşı çıkan Yeniçeri takımını getirmektedir.

AKP Hükümeti acaba, kendi içine de sızmış olduğu anlaşılan bu köhne zihniyetin gerici etkisinden kurtulup, gelişmiş uygar dünyanın bizden beklediği ve haddizatında; yapılması, ülkemiz ve geleceğimiz için elzem olan yapısal reformların önemli bir halkasını oluşturan Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılması konusunda, kendisinden beklenen dirayeti gösterebilecek midir?

Yoksa içten ve dıştan, gelişme ve ilerleme yönünde gelen makul değişim taleplerini göz ardı ederek, son derece dar ama güçlü oldukları anlaşılan birtakım odak noktalarından gelen baskılara buyun mu eğecektir.

Bunu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz...



Yazarın Diğer Blogu (Mahlas- Derviş Ömer Çağlar):

http://mtfkr.blogspot.com/

2 yorum:

Adsız dedi ki...

sayın üstadım aynen katılıyorum ve yazınızdaki gerçek tespitler için sizi kutluyorum

Adsız dedi ki...

Tesbitlerinizin haklılığını hergeçen gün daha yoğun bi şekilde görmekteyiz..Umarım bunu sadece siz görmüyorsunuzdur(!)