6 Mart 2008 Perşembe

İHALE, ARTIRMA VE EKSİLTMELERE İŞTİRAK EDİLMEMESİ KARŞILIĞINDA ELDE EDİLEN KAZANÇLAR VERGİYE TABİDİR

Bu ne perhiz, bu lahana turşusu.. diyebilirsiniz ama, devletin, bir kanunu ile yasaklamış olduğu ve birtakım müeyyidelerle engel olmaya çalıştığı bir faaliyetten doğan kazanç, yine, devletin başka bir kanunu ile vergilendirilmek istenmektedir. Evet, gerçektende ülkemizde sık sık gündeme gelen, yani devlet yada diğer bir kamu tüzel kişisi tarafından gerçekleştirilecek kamusal bir hizmetin özel kişi yada kuruluşlar eliyle gördürülmesi amacıyla kamu ihale mevzuatı çerçevesinde açılan ihale, artırma ve eksiltmelere katılmama karşılığında ihaleyi alanın diğer rakiplerine, gösterdikleri bu fedakarlık(!) karşılığında, vermiş olduğu bedeller Gelir Vergisi Kanunu’ndaki bir hüküm gereği, arızi kazanç olarak değerlendirilmekte ve gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Zira vergi hukukunda, verginin konusu olan gelirin hukuken yada ahlaki açıdan meşru olmayan yollardan elde edilmiş olmasının vergilendirmede bir önemi bulunmamaktadır. Vergilendirmede aslolan, gelirin salt “elde edilmiş” olmasıdır. Bunun içindir ki, yine başka bir takım kanunlarla yasaklanmış olan tefecilik gibi gayri meşru bir faaliyetten elde edilen kazançlar da , tıpkı bankerlik yada normal ikrazat işlerinden elde edilen kazançlarda olduğu gibi, ticari kazanç kapsamında değerlendirilip, gelir vergisine tabi tutulmaktadır.
Tabii kağıt üzerinde durum böyle. Ama asıl önemli olan, zaten kanun düzeninden uzakta bir yerlerde icra edilen böylesi faaliyetlerin nasıl tespit edilip vergilendirileceği meselesidir. Adamlar işi ulu orta bir şekilde yapmıyorlar ki nasıl vergilendirilsinler, denilebilir. Ancak devlet olmak ve bir kanun nizamına sahip olmak, böylesi düzenlemeleri önceden, deyim yerindeyse bir tuzak, bir kapan gibi, hazırlayarak avını beklemeyi de gerektirmektedir. Yani kimse bu tuzağa düşmez dememek gerekir. Düşüyorlar da nitekim çoğu zaman. Bazen polis enseler, basar mekanlarını, el koyar karanlık işlerinin kayıtlarını taşıyan bütün delillere... önce emniyete götürür, oradan da maliyeye teslim eder. Bazen de bir ihbar sonucu yada kendilerinin bir yerde açık vermeleri sebebiyle kapana kısılırlar. Ama madem, egemeni bulundukları toplumsal düzenin her alanını kontrol etmeye azmetmiş olan modern devletin pençesinden kurtulmak pek mümkün olmuyor.. çekirge bir sıçrıyor, iki sıçrıyor, üçüncüsünde şıp diye ele geçiyor. O halde, ele geçen bu çekirgenin, daha doğrusu kenenin, önceden milletin emdiği kanının hesabını sormak icap ediyor. İşte bu hesap sorma işi için vergi mevzuatı da, önceden bu gibi hadiselere hazırlıklı olmak bakımından, içinde böyle bir düzenleme barındırmak suretiyle, bu konuda üzerine düşen vazifeyi ifa etmiş oluyor.
Peki bu şekilde elde edilen kazançlar nasıl vergilendirilecek?
İhaleye katılmama karşılığında elde edilen hasılat Gelir Vergisi Kanunu’nun 80. maddesine göre arızi kazanç olarak değerlendirilmekte ve tutarına bakılmaksızın ertesi yılın mart ayı içerisinde beyan edilmesi gerekmektedir. Özünde, meşru olmadığı kabul edilen bu kazancı elde edenler için, diğer benzer bazı arızi kazanç sahiplerine tanınmış olan bir takım istisnaların öngörülmediğini de bu arada hemen belirtmek gerekir. 19.04.2004

Hiç yorum yok: