8 Mart 2008 Cumartesi

NİHAİ TÜKETİCİLER İÇİN VUK/353-3’ DE ÖNGÖRÜLEN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASININ ELEŞTİRİSİ

GİRİŞ:

Türk ekonomisi yıllardır büyük bir kayıt dışılık batağında debelenip durmaktadır. Ekonomik, sosyal hatta siyasi yönleri bulunan bu illetin ülkeye en büyük zararı, hiç şüphesiz, devletin en sağlam gelir kaynağı olan vergi gelirlerinde sebep olduğu muazzam erozyondur. Bir türlü tam anlamıyla kayıt altına alınamayan ekonomik faaliyetler nedeniyle bir yandan devletin bu konuda sağlıklı politikalar takip etmesi zorlaşırken, diğer yandan da, gerçekleşen bu işlemler üzerinden doğan vergi alacakları da bu yüzden buharlaşıp gitmekte ve ülke, zorunlu harcama ve borç geri ödeme taksitlerini dahi, eli mecbur bir şekilde, yine borçlanma yoluyla gerçekleştirmek durumunda kalmaktadır.

Vergi kanunlarında, kayıtlılığı sağlayan yegane araç olan belgenin alınıp verilmesini sağlamak için bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle vergi mükellefiyeti bulunanlarla ilgili olarak çeşitli cezaların öngörüldüğü vergi usul sistemimizde , aynı amaca hizmet etmek üzere, böyle bir mükellefiyeti bulunmayan nihai (düz) tüketici konumundaki kişilere yönelik olarak da kimi önlemler alınmıştır.

Nihai tüketicilerin belgeli alışveriş yapmalarının sağlanması için kanunlarda öngörülen düzenlemeleri, “caydırıcı olanlar” ile “teşvik edici olanlar” şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür.

Teşvik edici olanlar, söylemeye gerek yok ki, “vergi iadesi” yada “vergi indirimi” diye emeklilerle ücretlilere uygulanan vergisel teşviktir. Bu teşvike, 01/01/2005 tarihi itibariyle geçerlilik kazanan değişiklikle Gelir Vergisi Kanunun 89. maddesinin 2 numaralı bendine alınan ve diğer bütün gelir vergisi mükelleflerinin kendi şahsi ve ailevi eğitim ve sağlıkla ilgili harcamalarının bir kısmını yıllık gelir vergisi matrahından indirmelerine izin veren düzenlemeyi de eklemek gerekir.

Sayılan teşvik niteliğindeki bu düzenlemelerin yanı sıra, nihai tüketicileri alışverişlerinde belge almaya zorlamak gayesiyle, caydırıcı mahiyette bir düzenleme daha vardır ki, yazımızın konusunu oluşturan da VUK/353. maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan özel usulsüzlük cezasına ilişkin bu hükümdür.

YASAL HÜKÜMLER:

Bir usul sorunu olan bu konuyla ilgili açıklamalara geçmeden evvel, buna ilişkin düzenlemelerin neler olduğunu, kanuni metinleri aynen aktarmak suretiyle, ele almaya çalışacağız.

1- VUK/353-3:

232 nci maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı[1] bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara bu maddenin 2 numaralı bendinde belirtilen cezanın beşte biri kadar özel usulsüzlük cezası kesilir. Şu kadar ki, bu cezanın kesilebilmesi için, belge alınmadığına ilişkin tespitin vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılması şarttır. Bu hükmün uygulanmasında belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının belge almayana verilen örneği, ceza ihbarnamesi yerine geçer.

Kanuna göre, nihai tüketicilerin alışverişlerinde almak zorunda oldukları, aksi takdirde özel usulsüzlük cezası ile cezalandırılacakları öngörülen belgeler; fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletleridir.

Öte yandan, belirtilen bu cezanın kesilebilmesi için Kanun’un, belge alınmadığına dair yapılan tespitin, vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılmasını şart koştuğu da görülmektedir.

Bu arada, yukarıda yer alan madde metninin tam olarak anlaşılabilmesi için, düzenlemede bahsi geçen ve nihai tüketicilere kesilecek cezanın ilişkilendirildiği aynı maddenin 2 numaralı bendinde yer alan düzenlemeye de bakmakta fayda vardır.

2-VUK/353-2:

Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, [2] sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için (342 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2005'den itibaren 118 YTL) lira özel usulsüzlük cezası kesilir.

Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için (342 Seri No.lu VUK GT ile 2005 yılı için belirlenen tutarlar) 5.500 YTL’ yi, bir takvim yılı içinde ise (342 Seri No.lu VUK GT ile 2005 yılı için belirlenen tutarlar) 55.000 YTL’ yi aşamaz.

Burada şu hususlar dikkat çekmektedir. Bir kere, 3 numaralı bentte nihai tüketicilerin almak zorunda bırakıldıkları ve tadadı olarak sayılmış bulunan belgeler, 2 numaralı bentte sayılan (fatura yerine geçen vesika) niteliğindeki belgeleri kapsamakla birlikte, burada sayılanlarla birebir eşleşmemektedir. Yani dikkat edilirse, 3. bentte sayılan belgeler, 2 numaralı bentte sayılanların yanında, aynı maddenin 1 numaralı bendinde sayılan fatura ve aynı mahiyetteki diğer belgeleri de içermektedir. Bu husus şunu niçin önemlidir. Malum, 3 numaralı bentte öngörülen ceza, 2. bentte yer alan cezayla ilişkilendirilmişken, cezanın kesilmesine mesnet teşkil eden “belge almama suçunun” konusunu oluşturan belgeler söz konusu bendin dışında başka bir takım belgeleri de içermektedir ki, bu durum, uygulamada bazı sorunlara neden olmaktadır.

Ancak, sözünü ettiğimiz çelişkili durumun detaylı açıklamasına geçmeden önce VUK’ nun 353. maddesinin 1 numaralı bendini de burada vermek durumundayız.

3- VUK/353-1:

Verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için (342 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2005'den itibaren 118 YTL) liradan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının % 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı (342 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2005'den itibaren 118 YTL) lirayı geçemez.

Görüldüğü üzere, nihai tüketicilerin durumunu ilgilendiren 3 numaralı bentte; alınmaması durumunda cezai müeyyide uygulanacağı belirtilen belgeler aynı maddenin 1 ve 2 numaralı bentlerinde sayılan belgelerden oluşuyorken, bunun için öngörülen ceza, bu bentlerden sadece 2 numaralı olanında yer alan ceza ile ilişkilendirilmiştir.

Bunun, nihai tüketicilerin alışverişlerinde belge almalarının sağlanması şeklinde ifade edilebilecek olan yasal amacın gerçekleşmesi noktasında, problemli bir duruma neden olabileceğini yukarıda belirtmiştik. Şimdi bu gerçeği bir iki örnek yardımıyla ortaya koyalım.

Durum-1:

Nihai tüketici Bay(D), 2005/Şubat’ ta 30 YTL’ lik mal aldığı halde, satıcıdan bunun fişini almamış ve bu durum,bir şekilde, vergi inceleme elemanı tutanağıyla zabıt altına alınmıştır.

Bu durumda Bay(D) adına VUK/353-3 uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezası, aynı maddenin 2 numaralı bendinde yer alan 118 YTL’ nin 1/5’ i tutarında olacak şekilde, yani, 118 / 5 = 23,6 YTL olacaktır.

Durum-2:

Linyit kömürü ticareti yapan (F) Madencilik Ltd. Şti.’ nin hesaplarının incelenmesi sırasında firmanın, 2005 hesap dönemi içerisinde 70 daireli (B) Sitesi Yönetimine birer ay arayla, 6 parti halinde tonu (KDV dahil) 150 YTL’ den satmış olduğu 400 ton kömürün 350 tonu için fatura düzenlemediği tespit edilmiştir.

Alınan kömür : 400 ton

Belgeli : 50 ton

Belgesiz : 350 ton

Belgesiz Tutar ( KDV Dahil): 350*150= 52.500-YTL

Şirket adına VUK 353-1 uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezası (52.500*%10)= 5.250-YTL olup; belgeyi almayan nihai tüketici adına ise; alınmayan her bir belge için 118-YTL’nin 1/5’i olan 23.6-YTL ceza kesilecektir. Nihai tüketici, örneğimizde belirtilen alınmayan 6 adet belge için toplam (23,6*6)= 141,6-YTL özel usulsüzlük cezası ödeyecektir.

Görüldüğü gibi KDV dahil bedeli toplam 52.500-YTL olan 350 ton kömürü faturasız alan apartman yönetimine sadece 141,6-YTL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Oysa bu belgeleri düzenlemeyen şirket adına 5.250-YTL ceza uygulanmaktadır.

Bu durum, alınmayan aynı belgeler için, bunları düzenlemeyenle almayana kesilen özel usulsüzlük cezaları arasında ortaya çıkan uçurumun yanı sıra; bunun, nihai tüketicileri belge almaya ne kadar zorladığı konusunun şüpheli olduğunu göstermesi bakımından da son derece ilginçtir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Diğer bütün pozitif hukuk kurallarında olduğu gibi, vergi hukukunda da Kanun Koyucu tarafından toplumun ortak ihtiyaçları doğrultusunda ihdas edilen kuralların pratikte etkin bir biçimde uygulanabilir olması öncelikli koşuldur.

Değilse, bir şekilde kodifiye edilerek yazılı hukuk kuralına dönüşen belli toplumsal tercih yada hassasiyetlerden kaynaklana görüş ve kanaatlerin, tatbik edilecekleri toplumun sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal yapısıyla büyük ölçüde çelişmesi veya böyle bir çelişki olmasa bile, devlet idaresinin söz konusu kuralı uygularken savsaklama göstermesi, konan bu kuralla korunmak istenen “toplumsal yarar”ın istenilen ölçüde temin edilememesine sebebiyet verecektir. Bundan da kötüsü, bu durum, toplumu oluşturan bireylerin topyekün bir hukuk düzenine karşı arzu edilmeyecek bir tarzda ciddiyetsizleşmelerine neden olacak ve hatta, yeterince etüt edilmeden oluşturulan kuralların, insanların gözünde belli bir süre sonra, amiyane tabirle, “delinmeye mahkum” önemsiz birer yasağa dönüşeceğini söylemek zor olmayacaktır.

Türkiye’de şimdiye dek mevzuatı ve uygulamasıyla sıkı bir vergi hukukunun bir türlü yerleştirilememesinin nedeni de zaten, bazı yazarların ifade ettiği şekliyle, vergi ile ilgili ihlallerin ülke insanının gözünde hala “centilmence” bir suç olarak görünmesi alışkanlığı değil midir?

Bu itibarla, kamusal menfaatlerin korunması amacıyla konan hukuk kurallarının, söz konusu menfaati gerektiği ölçüde sağlayabilmesi için, her şeyden önce, kuralın gereği gibi yetkin olmasında zaruret vardır.

Konumuz olan VUK 353/3.’deki düzenlemeye dönecek olursak; bu kuralın, kendisinden beklenen, “belge alma alışkanlığını yerleştirme” amacını yeterince yerine getirebildiği hususu oldukça tartışmalıdır.

353/3’deki ceza, daha evvel aynı maddenin 1 no’lu bendinde öngörülen ve belli bir alt sınırı bulunan oransal cezaya bağlanmıştı. Fakat bu hüküm ……….tarihinde değiştirilmiştir. Bu değişikliğe giderken Kanun Koyucu, anlaşılan, bu oransal cezanın nihai tüketiciler için ağır olduğu görüşünden hareket etmiş ve bu nedenle, 1 no’lu bende bağlı oransal ceza yerine 2 no’lu bentte yer alan (ve 2005 yılı için 118-YTL olan) maktu hadle ilişkilendirme yoluna gitmiştir. Ama bu sefer de, özellikle büyük meblağlı belgesiz alışların cezalandırılmasında öngörülen cezanın sembolik bir düzeye düştüğünü görüyoruz.

Eski düzenlemeye göre, bakkaldan ( bugünün parasıyla) 25 kuruşluk bir ekmeğin fişini almayan vatandaşa (yine bugünün parasıyla) 118/5= 23,6-YTL özel usulsüzlük cezası kesilirken; VUK 353/2. ile bağlantılı yeni düzenlemede de aynı ceza verilecektir. Yani küçük meblağlı belgesiz alışlarla ilgili VUK 353/3. uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasında eski ve yeni düzenlemeler arasında bir fark yoktur. Asıl fark, alınmayan belgenin tutarı yükseldikçe ortaya çıkmakta ve belge düzenlemeyenle almayana kesilen cezalar arasındaki oran gittikçe büyümektedir. Örneğin; yukarıda bahsedilen 52.500-YTL değerindeki kömürün belgesiz olarak satılması halinde; belge düzenlemeyene VUK/353-1 uyarınca (52.500*%10)= 5.250-YTL özel usulsüzlük cezası kesilirken, alınmayan 6 adet belge için nihai tüketiciye VUK/353-3 uyarınca kesilecek ceza (23,6*6)= 141,6-YTL’ de kalacaktır. Söz konusu belgenin düzenleyicisi konumundaki kişiye kesilecek ceza ile alıcıcısına kesilecek cezanın oranı (5.250/141,6) = 37 kat olmaktadır.

Görüldüğü gibi, belge düzenlemeyenle almayana kesilen özel usulsüzlük cezaları arasındaki nispet, belge tutarının belli bir sınıra ulaşmasına kadar aynı kalmakta ve alıcıya, düzenleyicinin 1/5’i kadar ceza kesilmektedir. Ancak; düzenlenmeyen belgenin tutarı bu sınırı aştıktan sonra, aradaki bu oransal denge, kullanıcının lehine olacak şekilde bozulmaktadır.

Halbuki, VUK/353-3’ deki ceza uygulamasında; doğrudan 2 numaralı bende atıf yapmak yerine, cezanın kesilmesine konu olan belgenin yer aldığı bentlerde yer alan cezalarla bağlantı kurularak bu sorunun kökünden halledilebileceği kanaatindeyiz. Başka bir deyişle, nihai tüketicilerle ilgili olarak, 1 numaralı bentte yer alan belgelerin alınmaması durumunda, bu bentte öngörülen cezanın 1/5’inin; 2 numaralı bentte yer alan belgelerin alınmaması durumunda ise 2 numaralı bentte öngörülen cezanın 1/5’ inin uygulanması, en doğrusu olacaktır, diye düşünüyoruz.18/08/2005,Edirne.



[1] VUK-232/1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılan kişilerin dışında kalanların, herhangi bir vergi mükellefiyeti bulunmayan nihai (düz) tüketiciler olduğunu biliyoruz.

[2] VUK’ nun 353. maddesinin açıklamaya tabi tuttuğumuz 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yer alan belge türlerinden konumuzla ilgili olanların altı çizilmiştir.

Hiç yorum yok: