8 Mart 2008 Cumartesi

Vergi Uygulamalarındaki Gerçek Dışı Belge Kullanımı Özelinde

1-Giriş:

Emekli ve ücretlilere yönelik olarak öteden beri uygulanmakta olan vergi iadesi/özel gider indirimi kaldırılınca, zaten pek yaygın olmayan fatura-fiş toplama alışkanlığı iyice ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Mal teslimi ve hizmet ifalarının nihai tüketicilere ulaştığı safha olan perakende aşamasında belgeli alışveriş yapılmasını temin edecek en güçlü mekanizma, bilindiği üzere, alıcı ile satıcı arasında menfaat çatışması meydana getirmektir. Çünkü, perakende aşamasından önceki safahatta da belge düzeni yine bu mekanizma sayesinde oluşturulabilmektedir. Mal ve hizmetlerin nihai tüketim aşamasındaki teslim ve ifasında cereyan eden işlemlerde de, önceki safhalarda alıcılar için tanındığı şekilde, vergisel bir avantaj sağlanmadığı takdirde, vatandaşlara belge aldırmak son derece zor olacaktır. Bunun, en masumu ve akla ilk geleni olan “üşengeçlik”ten tutun da, KDV pazarlığı yapmaya kadar pek çok nedeni vardır.

Bütün bunlar çok iyi bilinmesine rağmen Gelir İdaresi, birer yıl arayla fatura/fiş toplama uygulamasına son vererek, emekli ve ücretlilere yönelik olarak yirmi küsur yıldır uygulanagelen vergi iadesi sistemini ortadan kaldırdı. Buna gerekçe olarak da, duyduğumuz kadarıyla, özellikle kredi kartıyla alışveriş yapmanın ülke çapında yaygınlaştığı bir durumda, ciddi bir gerçek dışı fatura-fiş kullanma potansiyeli taşımakta olduğu ve önemli bir vergi iadesi yükü getirdiği belirtilen sistemin, artık yarardan çok zarar doğurduğu ve bundan faydalanan ücretli ve emeklilerle bunun denetimini yapan vergi idaresinin ilgili birim ve memurlarının sırtında büyük bir angarya olduğu hususu gösterildi. Bunun yanında ayrıca, bugün itibariyle, belge düzeninin yerleşmesi ve kayıt dışı ekonomi ile mücadelede pek de etkisinin bulunmadığı belirtilen çeyrek asırlık bu uygulamaya son verilir verilmez; yılın henüz yedinci ayının ortalarında bulunduğumuz şu günlerde bile, dahilde alınan KDV’ nin ciddi bir düşüş gösterdiğini kamuoyu olarak çok sık duyar olduk.

Bunun böyle olacağı belliydi. Vergi iadesi güdüsünün ortadan kalkmasıyla birlikte, perakende aşamasında mal ve hizmetleri satın alan nihai tüketiciler, çok yaygın bir biçimde fatura- fiş almama yönünde davranış sergilemeye başladılar.

Sattığı mal ve/veya hizmetin belgesini düzenlemek zorunda kalmayan her satıcı, yani vergi mükellefi de; söz konusu mal ve/veya hizmetin üretimi yada başkasından temini sırasında, kendisine satışta bulunan mükellefleri belge vermeye zorlamayacak ve bu davranış biçimi, domino etkisi yaratarak taa en başa, yani mal ve hizmetlerin ilk üretildikleri aşamaya kadar yayılıp gidecektir.

Fakat şimdi, anlaşılıyor ki, vergi iadesi uygulaması kaldırılırken konu, doğuracağı sonuçlar itibariyle enine boyuna bir biçimde düşünülmemiş. Devletin mali ve ekonomik idaresinin tepe noktasından son derece aşağılarda, neredeyse tabanda bulunan düşük statülü devlet memurları yada sıradan vatandaşlar olarak bizler; önceleri, yani vergi uygulamasının yukarıda saydığımız gerekçelerle kaldırıldığı sırada, bunun haklı sebeplerinin bulunabileceğini düşünerek bu yeni politika hakkında hüsnü niyet beslemiştik. Ancak bu iyimser bakışımız, dahilde alınan KDV’ de, daha şimdiden önemli düşüşlerin olduğu yolunda haberler aldıkça değişmiştir. Asıl hayal kırıklığımızı ise, Gelir İdaresinin, nihai tüketicilerin alış verişlerinde belge almalarını teşvik ve temini maksadıyla değişik kitle iletişim araçlarını kullanmaya başlaması ve bunun için, görsel dünyamızın vitrin yüzlerini bu uğurda seferber ederek, bu noktada adeta yirmi küsur yıl öncesine, KDV’ nin Türkiye’ ye ilk getirildiği döneme dönmüş olması gerçeğiyle yüzleştiğimizde yaşadık. “Bir alışveriş bir fiş” sloganının kullanıldığı ve vatandaşlara, Ülke için henüz bir ilk olan bu yeni uygulamayı tanıtmak ve onları belge almaya teşvik etmek amacıyla hazırlanan reklam filmleri ve tanıtıcı ilanların yapılmasının üzerinden çeyrek yüzyıl geçti oysaki. Yirmi küsur sene sonra, belge alma alışkanlığını yerleştiremiyor diye vergi iadesini kaldırılmasını, ancak, insanların, kendilerini belge almaya yönelten bu en önemli faktörün kalkmasıyla birlikte fatura/fiş almayı bırakmalarının ardından panikleyip yeniden sürecin en başına dönerek vatandaşı reklama ve filmlerle ikna etme gayretine girişmeyi ve bundan bir netice beklemeyi -tabirimizi mazur görün lütfen- pek de akıl karı bir iş olarak görmüyoruz.

Hani vergi iadesi amacıyla ücretli ve emeklilerin toplamış oldukları fatura ve fişlerin toplam hacminin Ülkedeki kayıtsız ekonomik faaliyetlerle ve vergi kayıp-kaçağıyla mücadelede önemli bir ağırlığı ve önemi yoktu! Bunun bir önemi yoksa eğer, neden o zaman vergi beyanlarında ciddi düşüşler oluyor ve neden İdare, vatandaşın fatura/fiş alması için kendisini değişik çözümler üretme gayretine girişmek zorunda hissediyor?

Kayıt dışı ekonomiyle, vergi kayıp-kaçağıyla ve sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge(SMİYB) düzenleme ve kullanmayla mücadelenin özellikle dijital teknolojinin ulaşmış olduğu bugünkü baş döndürücü noktada, çok etkili ve basit yolları vardır aslında. Bunlardan birisini biz bu yazımızda Mali İdareye bir öneri olarak sunmak istiyoruz. Sağlam ve düzgün işlediği takdirde, yukarıda saydığımız amaçları önemli ölçüde gerçekleştirebilecek olan sistemin en önemli ayaklarından birisi de, perakende aşamasındaki nihai tüketicilere türlü vergisel avantajlar sağlayarak, onları belge almaya teşvik ve yer yer de zorlamaktır. Üstelik, bu vergi iadesi uygulamasının, sadece ücretli yada emekli kişiler değil, nihai tüketime yönelik olarak mal ve/veya hizmet satın alan, turistler de dahil, Ülkedeki tüm gerçek ve tüzel kişilere yönelik olacak şekilde ve geçtiğimiz yıllardaki uygulamanın aksine, sadece dört-beş harcama türünü değil, satın alınan tüm mal ve hizmetlere, bu arada, herhangi bir üst sınıra da tabi olmaksızın tatbik edilmesi gerekir.

Öngördüğümüz sistem oldukça kapsamlıdır ve iyi işletilmesi durumunda, Ülkede cereyan eden mal teslimi ve hizmet ifalarının neredeyse tamamının kayıt altında gerçekleştirilmesini sağlayacak bir mahiyettedir. Bu yönüyle de, sistemin, uzun ve hiç olmasa orta vadede gerçekleştirilebilecek nihai bir hedef niteliğinde olan bu sistemin temelinde bulunan bazı uygulamalarının tek tek parçalar halinde yada birkaç bölümü beraber olacak şekilde uygulanması durumunda; orta, hatta kısa vade bile sayılabilecek bir zaman zarfında tatbik edilerek netice alınabilecek uygulamaları bulunmaktadır.

2-Akıllı Belge Beyanı Sistemi:

Bahsettiğimiz ve şimdiye kadar hakkında değişik yazılar yazdığımız sistemin nasıl olması gerektiği konusundaki fikri çalışmalarımız halen sürmektedir. Bu makalemizde ise, bahsettiğimiz sistemin, özellikle kısa vadede etkili olabileceğini düşündüğümüz “akıllı belge beyanı” uygulamasını ele almak istiyoruz. Akıllı belge beyanı sisteminin son derece basit bir mantığı bulunmaktadır. O da, vergi mükelleflerinin iktisadi işlemlerinde gerçekleştirmiş oldukları mal teslimi ve hizmet ifaları karşılığında düzenlemiş oldukları hasılat belgelerini ve dönem kazançlarının tespitiyle ilgili masraf belgelerinin tümünü teker teker vergi dairesine beyan etmeleridir. Bu beyan, elektronik ortamda ve tüm Türkiye’ de tek bir formatta gerçekleştirilecektir.

Bu arada, çok basit bir işleyiş mantığı da bulunsa, ele almak istediğimiz sistemin açıklanması biraz uzayacak gibi sanırız. Bu nedenle, adına “akıllı belge beyanı sistemi” dediğimiz uygulamanın detaylı açıklamalarını gelecek sayıda ele almanın uygun olacağını düşünüyoruz.

Vergi Uygulamalarındaki Gerçek Dışı Belge Kullanımı Özelinde Vergi

Kayıp-Kaçağıyla ve Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadelede Yeni Bir Öneri

AKILLI BELGE BEYANI SİSTEMİ

(2)

NOT: Makalemizin ilk bölümünün sonunda, kayıt dışılıkla ve vergi kayıp-kaçağıyla mücadelede, özellikle SMİYB düzenleme ve kullanma ihtimalini pratikte tamamen ortadan kaldırma imkanı vermesi yönüyle, büyük bir yararlılık göstereceğini öngördüğümüz “akıllı belge beyanı” sisteminin mahiyeti ve işleyiş mantığını gelecek sayıya bıraktığımızı belirtmiştik. Konuya bıraktığımız yerden devam edelim o zaman.

Şöyle ki, sistemin temel mantığı, vergi mükelleflerinin, belli bir döneme ait olup, bugün fatura düzenleme haddi olarak öngörülen parasal tutarın üzerindeki gelir ve gider belgelerinin tümünü teker teker, bu iş için tasarlanmış özel beyannamelerle elektronik ortamda vergi dairesine bildirilmesi esasına dayanmaktadır. Fatura düzenleme sınırının altında kalan gider ve hasılat belgelerinin gelir ve gider grupları itibariyle ayrı ayrı olacak şekilde, ancak birer kalem halinde topluca beyanı mümkün olacaktır. Piyasada SMİYB düzenleme ve kullanma zaten ekseriyetle, belli tutarların üzerindeki belgelerde söz konusu olmaktadır. Ancak, gerçek dışı belge düzenleme ve kullanma imkanını daha da daraltmak için, şu an 560.-YTL olarak uygulanan fatura düzenleme haddinin daha düşük bir tutara indirilmesi uygun olacaktır.

Peki fatura yada fatura mahiyetinde olan serbest meslek makbuzu, gider pusulası yada müstahsil makbuzu gibi belgelerin yeni sistemdeki nitelikleri nasıl olacak ve bunların teker teker hasılat yada masraf olarak beyan edilmeleri ne şekilde gerçekleştirilecektir?

Her şeyden önce, bu belgelerin seri ve sıra numaraları bugünkünden çok daha sağlam bir temele oturtulması gerekmektedir. Bu konudaki temel ilkeler şunlar olacaktır.

i) Belge bastırmak isteyen mükellefler vergi dairesine müracaat edecek. Hangi neviden kaç cilt belge bastırmak istediklerini iletecek olan mükelleflere vergi dairesi, merkezi otomasyon sisteminden, geçtiğimiz yıllarda vergi numarası verildiği şekilde numara alacak ve resmi bir yazıyla mükellefe verecektir. Böylece, henüz işin başında, yani belgeler basılmadan önce hangi mükellefin hangi aralıktaki ne tür belge yada belgeleri bastıracağı bilgisi İdarenin bilgisayar sistemine girmiş olacaktır.

ii) Mükellef aldığı yazıyı yetki almış matbaaya ibraz edip istediği sayıda belgeyi bastıracaktır. Tüm Türkiye’ ye sistem tarafından merkezi olarak dağıtılacak olan seri ve sıra numaraları belge yapraklarına matbaa baskısıyla basılacaktır.

iii) Uygulamanın başlamasından itibaren, her bir belge yaprağının kendine has özel bir seri ve sıra numarası olacaktır. Herhangi bir kağıt belge yaprağına bir kere basılan bir seri numarası, tarih boyunca bir daha asla basılamayacaktır. Alınan numara basıldıktan sonra, belge hiç kullanılmazsa, kaybolsa, iptal yada imha dahi olsa, eski numara bir daha kullanılamayacaktır. Bir de, bu numaralar “uniqe-biricik” olacaktır. Başka bir deyişle, her bir numaradan sadece ve sadece birer tane olacaktır. Kısacası her bir belgenin bir kimlik numarası bulunacaktır diyebiliriz.

iv) En ufak bir bilgisayar sorgulamasında, bu şekilde kağıda basılmış bir belgenin menşei, yani kimin tarafından bastırıldığı, düzenlenip düzenlendiği, düzenlendi ise düzenleyicisi ile kullanıcısının kimler olduğu, yapılacak en ufak taramada hemen anlaşılabilecektir.

v) Düzenleyicisi tarafından daha evvel hasılat olarak beyan edilmemiş hiçbir belge, kullanıcısı tarafından vergi uygulamalarında gider olarak indirim konusu yapılamayacaktır. Gider beyanında bulunan mükellef, belgesinin kabul edilmemesi karşısında ısrarlı davranırsa eğer, konu incelemeye sevk edilecek ve gerçek durumun ne olduğu ortaya çıkarılacaktır.

3-Tek Tek Belge Beyanı Nasıl Gerçekleştirilecektir?

Biz bilgisayar yada elektronik uzmanı değiliz. İşin teknik detayının tam olarak nasıl olacağı bu işin uzmanları eliyle yürütülecektir. Ama bizim de, mevcut vergi ve mali hukuk bilgimizle, dijital teknolojinin gelmiş olduğu nokta hakkındaki duyum ve gözlemlerimiz doğrultusunda; bu sistemin, yani her bir belgeye bir kimlik numarası, adeta bir şasi numarası verilmesinin ve bunların daha sonra teker teker hasılat yada gider olarak beyan edilmesinin mümkün, hatta çok kolay olduğuna inanıyoruz.

Bir kere, elektronik beyanname verenlerde hiçbir sorun olmayacaktır. Bu konuda yetki almış muhasebeciler, defterlerini tuttukları mükelleflerin önce gelirlerini, (10) on gün gibi bir süre sonra da giderlerini her bir belge itibariyle teker teker ve aşağıdaki şekilde beyan edeceklerdir. Bu durumda yukarıdaki seri numaraları ile gerekli diğer bilgilerin girilmesi için İdare tarafından internette uygun formatta tablolar oluşturularak uygulamaya kolaylık getirilecektir. Elektronik beyanname vermeyenlere yönelik olarak ise, belgelerin tek tek beyan edilmesini sağlayacak beyanname eki formları geliştirilmelidir. Her bir faturanın ayrı birer seri-sıra numarasının bulunması gerektiği konusu ile ilgili önerimiz ise somut olarak şu şekildedir.

Bu konuda bir örnek verecek olursak;

100 yaprak fatura bastırmak için müracaat eden bir mükellefe bağlı bulunduğu vergi dairesince 2007 yılında merkezi olarak verilecek seri numarası aralığı şu şekilde olacaktır.

150 yaprak serbest meslek makbuzu bastırmak için müracaat eden başka bir mükellefe ise ilgili vergi dairesince 2007 yılında merkezi olarak verilecek seri numarası aralığı aşağıdaki gibi olacaktır.

50 yaprak gider pusulası bastırmak için müracaat eden bir mükellefe vergi dairesince 2008 yılında merkezi olarak verilecek seri numarası aralığı aşağıdaki gibi olacaktır.

450 yaprak müstahsil makbuzu bastırmak için müracaat eden mükellefe vergi dairesince 2009 yılında merkezi olarak verilecek seri numarası aralığı aşağıdaki gibi olacaktır.

2007F000000000000001

2007S000000000000001

2008G000000000000001

2009M000000000000001

2007F000000000000002

2007S000000000000002

2008G000000000000002

2009M000000000000002

2007F000000000000003

2007S000000000000003

2008G000000000000003

2009M000000000000003

2007F000000000000004

2007S000000000000004

2008G000000000000004

2009M000000000000004

…………………….……5

…………………….……5

…………………….……5

…………………….……5

…………………….……6

…………………….……6

…………………….……6

…………………….……6

…………………….……7

…………………….……7

…………………….……7

…………………….……7

.

.

.

.

.

.

.

.

2007F000000000000100

2007S000000000000150

2008G000000000000050

2009M000000000000450

Belge seri numaraları ile ilgili başka bir örnek verelim:

Edirne’ deki bir mükellef 2007 yılının 1 Ocak gününde bağlı bulunduğu vergi dairesine gittiğinde, kendisine, diyelim ki 100 yapraklık 2 cilt fatura ve 100 yapraklık 2 cilt sevk irsaliyesi verilecekse eğer, bu numara aralığı şöyle olacaktır.

-Faturalar;

2007F000000000000001-2007F000000000000100 arası,

-Sevk İrsaliyeleri ise;

2007S000000000000001-2007S000000000000100 arası olacaktır.

Aynı gün Kars’ daki başka bir mükellef de kendi vergi dairesine müracaat edip 200 yapraklık 4 cilt fatura bastırmak istese, ilgili vergi dairesi sisteme girince, kendisine Edirne’de daha evvel başkasına verilmiş olan numara takip edilmek suretiyle aşağıdaki aralıktan numara verilecektir.

2007F000000000000101-2007F000000000000300 arası

2007 yılı sonunda 15 basamaklı sayı dolmasa bile, ertesi yılın başından itibaren 2008F….. şeklinde numara verilemeye başlanacaktır ki, taa baştan itibaren öngörülen hane sayısı yıllar sonra yetersiz kalmasın. 15 basamak, burada verdiğimiz örnekler icabıdır şüphesiz. Türkiye’ deki belge basım ihtiyacına göre bu basamak sayısı en baştan farklı bir şekilde öngörülebilir. Bu, 15 basamaktan daha kısa yada daha uzun bir rakam olabilir. Baştaki yıl ibaresinden sonra gelen tek harf ise belgenin türünü simgelemektedir. Böylece, numaranın bir faturaya mı, bir serbest meslek makbuzuna mı, bir gider pusulasına mı, yoksa bir müstahsil makbuzuna mı ait olduğu ilk bakışta anlaşılacaktır.

Bu arada, diyelim ki, 2007 yılında bastırılmış yada henüz bastırılmadıysa da basımı için izin alınmış seri numaraların sonraki yıllarda da aynı şekilde, üzerinde hiçbir değişiklik yapılmasına ihtiyaç duyulmaksızın kullanılabileceğini belirtmek gerekir.

Şimdi de Tek Tek Belge Beyanının Nasıl Olacağını Gösteren Bir Örnek Verelim:

Diyelim ki Mükellef (A), bastırmış olduğu faturalardan aşağıda belirtilen dört adedini Mükellef (B)’ ye şu tarihlerde düzenlemiş olsun.

Fatura Tarihi

Fatura No

02.05.2007

2007F000000000031842

04.05.2007

2007F000000000031852

07.05.2007

2007F000000000031859

13.05.2007

2007F000000000031912

Mükellef (A) ‘ nın Mayıs/2007 dönemindeki hasılatının sadece yukarıdaki dört adet faturadan ibaret olduğunu varsayalım. Bu belgeler Bay(A) tarafından muhasebeciye verildiğinde beyan faturalar itibariyle teker teker yapılacaktır.

Mükellef (B) ise, yine Mayıs/2007’ de gerçekleşen giderlerini Haziran/2007’ de tek tek beyan edecektir. Tüm mükellefler gelirlerini giderlerinden 10 gün evvel beyan edeceklerdir. Gelirler ertesi ayın 15’ ine kadar, giderler ise aynı şekilde ertesi ayın 16-25 günleri arasında yapılacaktır ki tüm mükellefler çapında bütün hasılat belgeleri beyan edilerek sisteme tanıtılsın ve sonradan yapılan gider beyanlarının indirilip indirilemeyecekleri kontrol edilebilsin.

Örneğimizde Mükellef (B), yukarıdaki faturaları diyelim ki 19 Haziran 2007 tarihinde teker teker gider olarak beyan ettiğinde, daha evvel (A) tarafından hasılat olarak beyan edildikleri için bunların indirilmesine sistemik olarak izin verilecektir.

Gelir beyanında belgelerin tarihi ve seri nosu, alıcının adı soyadı, unvanı, TC kimlik no, vergi no, tutar ve vergi bilgileri yazılacaktır. Gider beyanında ise, aynı bilgiler bu kez karşı taraf yada taraflarca girilecek ve gelir-gider beyanları arasındaki bu ilk ve -salt belge mukayesesi anlamında- belki de tek karşıt inceleme, çok yaygın ve etkin bir biçimde, bilgisayar sistemi tarafından gerçekleştirilecektir.

4-Gelir ve Gider Belgelerinin Tek Tek Beyanı Ek Bir Yük Getirmez mi?

Bizce getirmez. Çünkü bugün itibariyle mükelleflerin neredeyse tamamı vergisel işlemlerini bir muhasebeci eliyle yürütmektedirler. Büyük çaplı pek çok mükellef de muhasebelerini kendi bünyelerinde çalışan donanımlı eleman ve uzmanlar eliyle yürütmektedirler. Geriye deftere tabi olmayan basit usule tabi mükellefler kalıyor ki onların bu tür işlemleri de zaten GVK/37 uyarınca meslek odaları eliyle görülmektedir. Bu arada, bu sistemin işlemesi için vergi mevzuatında duruma göre bazı değişiklikler yapılması lazım geliyor ki bunlardan bir tanesi de, aklımıza gelmişken hemen söylememiz gereken; basit usule de aylık ve üç aylık beyan esasının geri getirilmesidir. Çünkü bu mükelleflerin gerçek usule tabi olanlar adına düzenleyecekleri belgelerin ertesi ay içerisinde hasılat olarak beyan edilmesi gerekir ki karşı taraf bunları gider diye indirebilsin. Basit usuldeki KDV istisnasının kalkmasına lüzum yoktur. Kanun Koyucu isterse bu avantajı sürdürebilir. Onların bu durumu öngördüğümüz sisteme engel teşkil etmiyor çünkü.

Kısacası, öngördüğümüz sistemin mükelleflere ve onların bu tür işlerini yapan muhasebecilere ek bir yük getireceğini tahmin etmiyoruz. Çünkü şu an bile, verilen beyannamelere veri teşkil etmek ve ilgili dönemde yasal deftere kaydedilme şartını temin etmek maksadıyla tüm gelir ve gider belgeleri, teker teker ve yukarıda belirttiğimiz tüm unsurlarıyla birlikte yerel bilgisayarlara girilmektedir. Burada yapılması gereken şey, çoğu zaman, zaten bilgisayarlara girilmiş olan bu bilgilerin Mali İdareye sürekli şekilde beyan edilmesinden ibaret olacaktır.

5-Bu Sistemde Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge(SMİYB) Düzenleme ve Kullanma İmkanı Olacak mı?

Hayır. Bir kere, bir tek belgenin bile İdarenin bilgisi haricinde bastırılması mümkün olmayacaktır. Diğer yandan, bastırılsa bile bunlar sistem tarafından kabul edilmeyecektir ki vergi uygulamasında, vergi matrahının tespitinde haksız ve gerçeğe mugayir bir şekilde indirim konusu yapılamayan bir belgeye de sahte belge denemez. Çünkü Türkiye’ deki herhangi bir gelir yada kurumlar vergisi mükellefi, faaliyeti ile ilgili herhangi bir gider belgesini yukarıda belirtildiği şekilde beyan ettiği anda, bilgisayar sistemindeki program hemen devreye girecek ve konuyla ilgili verileri baz alarak, söz konusu belgenin indirilip indirilemeyeceğine karar vermek üzere tüm veri tabanı çapında tarama yapacaktır. İlk ulaşacağı sonuç, söz konusu belgenin İdare tarafından verilmiş bir numaraya sahip olup olmadığı hususu olacaktır. Bunu teyit ettikten sonra, belge numarasının hangi mükellefe verildiğini, yani belgenin kim tarafından bastırılıp düzenlendiğini araştırarak sonuca ulaşacak olan sistem; elektronik bir hızla bu kez, faturanın, düzenleyicisi olan mükellef tarafından daha evvel hasılat olarak beyan edilip edilmediğine bakacaktır. Beyan edildiyse, faturanın tarihi, nosu, mükellef bilgileri ile tutar ve vergi bilgilerinin teyidinden sonra gider olarak indirimine izin verecektir. Bütün bu kontrol ve karşıt inceleme işlemlerini ışık hızında yapabilecek olan elektronik sistem sayesinde bu denetimden geçemeyen belgelere indirim vizesi daha sürecin en başından itibaren verilmeyecektir.

Bu nedenle bu sistemde, en azından, İdarenin bilgisi dışında belge bastırmak, hasılat olarak bildirilmemiş belgeleri gider diye indirim konusu yapmak ve alt-üst nüsha farklılığı, dönem kaydırma gibi yollarla gerçek dışı gelir ve gider beyanında bulunmak imkanı pratikte tamamen ortadan kalkacaktır.

Belgelerin muhteviyat uyumu ile bu muhteviyatın gerçekliği konusu ise, ancak bugün uygulanmakta olan vergi inceleme yöntemleriyle ortaya çıkarılabilecektir. Fakat, yukarıda belirttiğimiz pek çok kontrol ve denetim fonksiyonu, sistemin kendisi tarafından ve vergi suçu teşkil etme potansiyeli bulunan işlem henüz gerçekleşmeden icra edileceği için, mevcut inceleme iş gücünden arta kalan kısımların istihdamı sayesinde klasik vergi incelemelerinde de bugünkünden çok daha fazla etkin ve hem nicelik hem de nitelik yönünden iyi sonuçlar alınabilecektir.

6-Sistemde Paravan Mükellefiyetlerin Kullandıkları ve Düzenledikleri Faturalar Nasıl Yakalanacak?

Vergi inceleme elemanları gibi, işin uzmanı kişiler bileceklerdir. Halkaları ne kadar uzun olursa olsun, vergi uygulamasındaki SMİYB düzenleme ve kullanma ilişkisinin ucu mutlaka bir noktada boşta kalmaktadır. Gerçek dışı belgelerin kullanıcısı olan mükellefler yeri yurdu bilinen, belli bir iktisadi faaliyeti bulunan, elle tutulur bir mükellefiyete sahip kişi ve kurumlar iken; zincirin diğer ucunda bunun tam tersi bir durum söz konusu olmaktadır. Böyle durumlarda, mükellefler kolayca göze çarpmasın diye genellikle SMİYB düzenleme zincirinin başlangıç halkasını, araya paravan kişi/şirketler koymak suretiyle kendilerinden uzak tutmaya çalışırlar. Fakat bu halkalar, ister uzun ister kısa olsun, neticede birkaç adım ötede son bulmakta ve belge düzenindeki bağlantısızlık nihayetinde ortaya çıkmaktadır.

Örneğin (M) firmasının 2007 Mayıs dönemine ait hasılat toplamı (yani KDV matrahı) 300.000.-YTL, gider ve diğer maliyetleri toplamı ise 200.000.-YTL olsun. Hem alışta hem de satışta % 18’ lik KDV oranının geçerli olduğunu varsaydığımız bu olayda (M) Firması, 2007 Mayıs dönemiyle ilgili olarak Hazineye 18.000.-YTL KDV ödemesi gerekecektir. Diğer yandan bu dönemdeki gelir-gider farkı olan 100.000 YTL, kurum kazancının tespitinde olumlu bir unsur olarak devreye girecektir. Mükellef (M) Firması, bu vergisel yükten kurtulmak için diyelim ki şu yönteme; sahte belge kullanma yöntemine başvurmuş olsun.

(M) firması bu iş için (N) Ltd. Şti. adındaki paravan şirket adına belge düzenleyen bir kişiden 80.000.-YTL’ lik sahte fatura temin ederek, Mayıs/2007 dönemi “ödenecek KDV” yi (100.000 -80.000=20.000 x % 18 = 3.600.-YTL’ ye indirmiş olsun.

(N) firması adı adı altında belge düzenleyen kişi de, (M) firmasına Mayıs/2007’ de düzenlemiş olduğu 80.000.-YTL’ lik faturaları ilgili döneme ait KDV beyannamesiyle beyan etmiş olsun. (N) Firmasının gerçek bir faaliyeti ve dolayısıyla gideri olmadığı için, kendisi de sahte fatura kullanacaktır. Değilse, düzenlemiş olduğu sahte faturaların KDV’ si, olduğu gibi kendisinden “ödeme” olarak çıkacaktır. Bunun için, adı geçen firmanın, kendisi gibi, gerçek bir ticari faaliyeti bulunmayan (P) adlı bir firmaya ait 80.000.-YTL’ lik sahte fatura kullandığını farz edelim. (P) firması da, neticede bir tabela şirket olduğu için, (R ) adlı bir şahıstan vergi ödemesini önleyecek kadar sahte fatura temin etmiş olsun.

Örneği daha da uzatmaya gerek yok. Çünkü (R) adlı şahıs da, düzenlemiş olduğu sahte faturaların doğuracağı vergi matrahını eritmek için gidip başkasından sahte fatura temin edebilir ve bu zincir birkaç halka daha uzayabilir. Ancak, insanların gerçek hayatta bu işi, bizim bu örnekte uzattığımız kadar bile uzatmadıklarını ve sahte fatura kullanan esas firma ile bunun diğer ucunda yer alan ilk düzenleyici arasına bir yada en çok iki paravan mükellef koymakla yetindiklerini görüyoruz. Uygulamada, örneğimizde bizim (R) dediğimiz; sahte fatura düzenleme zincirinin ilk halkasında bulunan mükellef, genellikle ya ölmüş bir kişi yada temyiz kudretini haiz bulunmayan bir meczup yahut bir sokak insanı olabileceği gibi, böyle değilse bile, değişik suç organizasyonlarıyla bağlantılı olarak çalışan, yeri yurdu pek belli olmayan, kayıtlı, hatta kayıtsız da olsa herhangi bir mal varlığı bulunmayan ve birkaç kuruşluk komisyon karşılığında sahte fatura düzenleyen kişilerden oluşmaktadır. Yani, bu işin ucu eninde sonunda, düzenlediği sahte faturaları hiç beyan etmeyen fiktif bir mükellefiyete dayanıyor ki mevcut uygulamada bu gibi durumlarda yapılan vergi incelemelerinde de zincir, bu ucundan tutulup halkalar birer birer izlenerek, sahte faturaları vergisel uygulamada kullanan asıl mükelleflere ulaşılıyor ve kendilerine sahte belge kullanma muamelesi yapılarak, gerekli cezalı tarhiyatlar ve öteki yasal işlemler tatbik ediliyor.

Öngördüğümüz modelde ise bu iş, yani sahte belge düzenleme ve kullanma durumları; gelir ve gider belgeleri Ülkedeki tüm mükellefler tarafından ve teker teker beyan edilecekleri ve bu sistem, bu konudaki en ufak aksaklığın dahi daha en başta fark edilmesini ve gerekli müdahalelerde bulunma imkanı tanıyacağı için, çok daha kolay, çabuk ve etkin bir biçimde önlenebilecektir.

Mükellef

Kendilerine Belge

Düzenlediği Mükellefler

Kendilerinden Belge

Temin Ettiği Mükellefler

M

Muhtelif Alıcılar

N

N

M

P

P

N

R

R

R

-

Tabloda da görüldüğü gibi, kimseden sahte belge temin edemeyen (R) adlı hayali mükellefiyet, yüklü miktarda ödeme çıkmasın diye, (P)’ ye düzenlemiş olduğu sahte faturaları vergi dairesine büyük bir ihtimalle beyan etmeyecektir. Örneğimizde (P), ( R)’ den aldığı sahte faturalar sayesinde (N)’ ye; (N) ise, (R )’ den aldığı sahte faturalara dayanarak (M)’ ye sahte fatura düzenleyebilmiştir. (M) de, (N)’ den almış olduğu sahte faturalar sayesinde Mayıs 2007 dönemiyle ilgili olarak 18.000.-YTL yerine 3.600.-YTL KDV ödemesi çıkarabilmiştir.

Ancak, önerdiğimiz sistem sayesinde (R )’ nin, zincirin bir üst halkası olan (P)’ ye düzenlemiş olduğu faturaları matrah olarak beyan etmediği tespit edilir edilmez, bu mükellef derhal vergi incelemesine sevk edilecek ve kendisinden hareketle önce (P)’ ye, sonra da üst aşamalara doğru; (N)’ ye ve son olarak da, bu organizasyonda vergisel anlamda gerçek faydayı elde etmiş olan, yani Hazineyi zarara uğratan asıl mükellef olan (M)’ ye ulaşılıp, uğratılan vergisel zıya’ kendisinden cezalı olarak telafi edilecektir.

Aksaklığın tespitinden, (P)’ nin incelemeye sevk edilmesine ve işin öbür ucundaki (M)’ ye ulaşılarak, uğranılan vergisel kaybın cezalı bir biçimde telafi edilmesi ve şebekenin bu şekilde çökertilmesi, gelir ve gider belgelerinin tek tek beyan edilmesi esasına dayanan ve tümüyle elektronik ortamda işleyecek olan bu sistem sayesinde, bugünkünden çok daha çabuk, etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilecektir.

7-Yukarıda verdiğimiz örnekteki (R) adlı fiktif mükellefiyeti kurup yürüten kişiler, (P) adına düzenlemiş oldukları faturaları herhangi bir gider belgesi kullanmaksızın matrah olarak beyan edip olduğu gibi ödeme çıkardıkları taktirde de durum tespit edilebilecek midir?

Evet, teknik olarak bu da mümkündür. Bu durumda, olayın tespit edilerek, bir önceki bölümde açkıladığımız, incelemeye sevk ve incelemenin icrası süreçlerine geçilmesi biraz daha zaman alabilir, ama, neticede yine aynı işlemler gerçekleştirilebilecek ve sistemdeki çürük elmalar yine yüzde yüz güvenli ve etkin bir biçimde ayıklanabilecektir.

Diyelim ki (R), (P)’ye düzenlemiş olduğu 80.000.-YTL tutarındaki sahte faturaları Haziran 2007’de, Mayıs ayı ile ilgili olarak verdiği KDV beyannamesine matrah olarak beyan etti. Bu fiktif mükellef eğer indirim kalemi olarak başkasına ait sahte fatura kullanacaksa, bu aşamada da ödeme çıkmayacak ve deyim yerindeyse, yılanın başı bir adım daha ötelenmiş olacaktır ki bu durum (R)’yi de, kendisiyle (M) arasında bulunan diğer halkalardaki mükelleflerle aynı konuma sokacaktır. Ancak, yan başlıkta bunun bu şekilde cereyan etmediği, yani, düzenlenen tüm faturaların beyan edildiği halde herhangi bir indirim kaleminin söz konusu olmadığı ve beyan edilen 80.000.- YTL’ lik matrah üzerinden hesaplanacak 14.400.-YTL KDV’nin olduğu gibi “ödeme” olarak çıktığı; yıllık gelir vergisi uygulamasında da 80.000.-YTL’lik hasılatın tümüyle kar olarak dikkate alınarak hesaplana verginin kendi adına tahakkuk ettirildiği durum söz konusu edilmektedir. (R)’nin bu şekildeki beyanı, yukarıda belirttiğimiz zincir boyunca doğacak olan KDV ve kazanç vergilerinin toplamının kendi üzerinde yığılmasına sebep olacak ki bu durum, sadece bu yönüyle Hazinenin herhangi bir zarara uğraması anlamına gelmeyecektir. Ancak, bu vergilerin tümünün (R) tarafından ödenmesi kaydıyla.

Fakat, amiyane tabir ile, çulsuz biri olması kuvvetle muhtemel olan (R)’nin yukarıda belirtilen tüm vergileri Hazineye ödemesi pek mümkün olmayacaktır. Bu gibi durumlarda da, yani mükelleflerin, tahakkuk eden vergi borçlarını belli bir süre boyunca ödememeleri halinde, bunların ilgili dönem hesap, işlem ve beyanları incelemeye tabi tutulacaktır. Yapılacak inceleme neticesinde gerçek durum ortaya çıkarılacak ve zıyaa uğratılan vergiler telafi etme yoluna gidilebilecektir.

Yukarıda örnekler vermek suretiyle detaylı olarak açıkladığımız gibi, mevcut bilgisayar teknolojilerinden etkin bir biçimde yararlanılarak, ekonomik hayatta mal teslimi ve/veya hizmet ifası şeklinde işlem gerçekleştiren ticari, sınai, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin, bu faaliyetlerine ilişkin olarak alıp verdikleri fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası ve müstahsil makbuzu gibi mali belgeleri vergi dairesine teker teker beyan etmeleri durumunda, bugün hala oldukça yaygın bir biçimde karşılaşılmakta olan SMİYB düzenleme ve kullanma olayları tamamen ortadan kalkacaktır.

8-Sistemin Ba-Bs Bildirimleri Uygulamasına Göre Üstün Yanları Vardır:

Malumunuz veçhiyle, geçtiğimiz yıllarda ilk kez 2004 yılına ilişkin olarak 2005 yılının Eylül ayında verilmek üzere bir Ba-Bs bildirimi uygulaması başlatılmıştı. Uygulama sonraki yıllarda da sürdürüldü ve halen devam etmektedir. Bilanço usulüne göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 30.000.-YTL üzerindeki alış ve satışlarını; bu alış ve satışların tarafı olan vergi mükelleflerinin kimlik bilgileri ile birlikte söz konusu işlemlerin kaçar adet belgeyle gerçekleştirilmiş olduğu bilgisinin bağlı bulunulan vergi dairesine bildirilmesini öngören uygulama sayesinde makalemizin geçen bölümlerinde izah etmeye çalıştığımız vergisel faydaların temin edileceği öngörülmüştür.

Mamafih, temelde doğru bir mantığa dayanan Ba-Bs bildirimi bizce, noksan bir uygulamadır ve bu nedenle kendinden beklenen yararı sağlamaktan uzaktır. Nitekim, kapsam dahilindeki mükelleflerin yapmış oldukları bildirimler üzerinden yapılan çapraz analizlere göre gerçekleştirilen incelemeye sevk işlemleri bile henüz sonuçlanmış değildir. 2004 yılı ile ilgili olarak karşılıklı verilen bildirimlerden tespit edilen tutarsızlıkların derhal incelemeye sevk edileceği öngörülmüşken, bu hedefin bile yerine getirilemediği bir noktada, bırakın sonraki yıllarla ilgili tutarsızlıkların da aynı şekilde incelenmesini, sevki yapılmış olan 2004 yılı incelemelerinin bile ne zaman bitirilebileceği henüz belli değildir.

Çünkü, Ba-Bs uygulamasında olumsuz tespitler ancak geriye doğru olarak yapılabilmekte ve iş işten geçtikten sonra, yani SMİYB düzenleme-kullanma fiilleri veya düzenlenen belgeleri beyan etme veyahut alt-üst nüshaları farklı olacak şekilde belge düzenleme gibi fiiller işlendikten sonra inceleme yapılmaktadır. Üstelik her türlü olumsuz tespit ve çelişki sadece, insan eliyle yapılan, “konvansiyonel” diyebileceğimiz inceleme teknikleriyle ortaya çıkarılıp olumsuz durumlar ortadan kaldırılabilmektedir.

Oysa önerdiğimiz sistemde, Hazinenin vergisel çıkarı açısından menfi netice doğurabilecek, yukarıda belirttiklerimize benzer herhangi bir olay henüz gerçekleşmeden, Ülke çapında çalışacak olan bilgisayar otomasyonu sayesinde önlenebilecektir. Sadece belli bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilen usulsüzlük ve vergi kaçırma girişimleri biraz gecikmeyle tespit edilecektir ki, birkaç ayı geçmeyecek bu tür gecikmeler neticesinde de olayın tespit edilerek gereğinin yapılacağını insanlar tarafından önceden bilineceği için, bunun vergi suçlarının işlenmesinde son derece etkin bir caydırıcılığı olacağı aşikardır.

Öngördüğümüz sistemde sadece nitelikli usulsüzlüklerin incelemeye sevki gerekli görülecektir. Herhangi bir belgenin, düzenleyicisi tarafından önceden hasılat olarak beyan edilip edilmediği konusundaki basit karşıt incelemelerin tamamı ise sistem tarafından, gider beyanı dediğimiz sürecin başında yapılacaktır. Bu yaygın, sürekli ve sistemik denetimden gerçeği yansıtmayan herhangi bir belgenin sıyrılması asla mümkün olmayacaktır. Meğer ki, sistemin işleyişi üzerine art niyetli bir takım müdahalelerde bulunulmuş olmasın.

Kayıt dışı ekonomiyle ve vergi kayıp-kaçağıyla mücadelede, kısa sürede uygulanabilirliği ve bilgisayar teknolojisine dayanan sistemik, yani insan unsurundan uzak olan yapısıyla, hayli etkili olabileceğini öngördüğümüz “akıllı belge beyanı” sistemini iki bölümdür açıklamaya çalışıyoruz.

Temel vergileme felsefesine ve mevcut Türk vergi mevzuatına tamamen uyan ve haddi zatında, bu mevzuatın amir hükümlerinin bihakkın yerine getirilmesi noktasında son derece etkin ve bu yönüyle, kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçakçılığıyla mücadelede uygulanagelen klasik önlemler ve hatta hayli yeni ve esasen kendi çapında gayet de olumlu olan Ba-Bs bildirimleri ile sonrasında yapılan Ba-Bs analizleri ve incelemeleri uygulamasından verimlilik ve etkinlik bakımından üstün yanlarının bulunduğunu düşündüğümüz bu sistemin devlet tarafından uygulamaya konulmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.

Yazıda bazı hususlar muğlak kalmış yada sistemin işleyişi ile ilgili bazı noktalar yeterince açıklanamamış olabilir. Makalemizi başından beri okuyup konu üzerinde kafa yoran sayın okuyucular şayet bu konuda herhangi bir öneri yada eleştiride bulunmak istiyorlarsa kendileri için internet adresimi veriyorum. Kendim vergi denetmeniyim. Dileyen meslektaşlarım görüş, öneri ve eleştirilerini Gelir İdaresi Başkanlığının denetmenler için tesis ettiği Outlook sisteminden de bana iletebilirler. Normal internet adresim menafyaku@mynet.com ‘dur. Outlook’tan ise, bilindiği üzere, doğrudan isme mesaj gönderilebiliyor. Saygılarımla…


Hiç yorum yok: